Tatbikat
TATBİKAT
Pratik/amelî/müşahhas/somut
bir tatbikat/uygulama ile
hayatiyet kazandırıl(a)mayacaksa
teorik/nazarî/mücerret/soyut
bir eğitim/öğretim/bilgi tahsil et(tir)mekten
ne fayda hâsıl olur ki...
Amelsiz iman
Henüz ruh üflenmemiş ceset/beden gibi...
Karada teorik yüzme eğitimi alan yüzmeyi,
sürücü kursunda teorik eğitimler alan şoförlüğü
ne kadar öğrenmiş sayılır ki?
Yüzme suyun içerisinde,
şoförlük bizzat direksiyon başında
öğrenilir ve geliştirilir;
kontrollü bir şekilde risk alarak
şam(b)rel kullanmaksızın ayakları yerden kesmekle,
yanında kimse olmadan direksiyon sallamakla...
Aksi takdirde böylesi bir tahsil
kağıt üstünde (mürekkep olarak)
kalmaya mahkumdur,
(öğren/öğret)miş gibi yapmaktır,
kendini (ve başkalarını) kandırmaktır,
israftan başka bir şey değildir,
yazık ve heder etmektir
zamanımızı,
enerjimizi,
imkânlarımızı...
Bu manzara
dil eğitimi/öğrenimi
için düşünüldüğünde
daha “dilhıraş” bir hal alır.
Bu vahim tablonun ortaya çıkmasının
en önemli sebeplerinden birisi de
dil tahsilini
dil hakkında “bilgi edinme çabası”
olarak tasavvur etme hatasıdır.
Halbuki dil tahsili
“bilgi” değil
“beceri” elde etme
çabasıdır
ve beceriler
“tatbikatsız” elde edilemezler.
Bir de “yabancı” diyerek
ötekileştirdiğimiz,
sevimsizleştirdiğimiz
bir dili
“gönülsüz gönülsüz”
öğrenme çabası yok mu...
Ecdat boşuna dememiş:
“Gönülsüz yenilen aş
Ya karın ağrıtır ya baş!”
Oysa “dil”in bizzat kendisi
“gönül” demek değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder